Hazine Arazisinde Kazandırıcı Zamanaşımı: 20 Yıl Zilyetlik Kriterleri

Hazine Arazisinde Kazandırıcı Zamanaşımı: 20 Yıl Zilyetlik Kriterleri

Çankırı'da, davacılar, 1960'lı yıllardan beri tarım yaptıkları 1785 parsel sayılı taşınmazın (46.754,88 m²) Hazine adına 2007'de tescil edilmesine karşı tapu iptali ve kendileri adına tescil davası açmışlardır. Davacılar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine (TMK madde 713) dayanarak, taşınmazı nizasız ve aralıksız kullandıklarını, babalarının zilyetlik sürelerinin de kendilerine ekleneceğini iddia etmişlerdir. Mahkeme, 2022'de davayı kabul etmiş, ancak Hazine ve diğer davalı (Köy Tüzel Kişiliği) temyiz etmiştir.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 25.04.2024 tarihli kararında, mahkemenin kararını bozmuştur. Gerekçeler:

  1. 1956 ve 1990 hava fotoğraflarında taşınmazda tarımsal kullanım görülmemiştir; 2008'de kullanım tespit edilse de zilyetlik 20 yılı doldurmamaktadır.
  2. Ziraat bilirkişi raporu, taşınmazda 15-17 yıllık tarımsal faaliyet olduğunu, imar-ihya koşullarının oluşmadığını belirtmiştir.
  3. Taşınmazın Tarım Reformu Uygulama Alanı içinde olması ve sadece ekip biçmenin imar-ihya sayılamayacağı vurgulanmıştır.

Sonuç olarak, 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin oluşmadığı gerekçesiyle dava reddedilmeliydi; mahkemenin kabul kararı delil değerlendirme hatası nedeniyle bozulmuştur. Karar düzeltme yolu kapalıdır.


 1. Hukuk Dairesi 2023/1015 E. , 2024/2915 K.

"İçtihat Metni" 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2020/114 E., 2022/893 K. HÜKÜM : Kabul 

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. 

Mahkeme kararı davalı Hazine ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 

I. DAVA
Davacılar; Çankırı ili, Merkez ilçesi, ... Köyü 1056 parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından olduklarını, uzun yıllardır iş bu taşınmazı tarla olarak sürerek ve ürünleri satarak geçimlerini sağladıklarını, iptal ve tescili istenen Çankırı ili, Merkez ilçesi, ... Köyü 1785 parsel sayılı taşınmazın ise adlarına tescilli olan taşınmaza sınır olmakla birlikte 1952 tarihinde kadastro komisyonunca yapılan incelemede, yaşadıkları ... köyü sınırları içerisinde kaldığının tespit edildiğini ve bu sınıra 2-3 aya kadar her iki köy halkınca da itibar edildiğini, 2007 yılına kadar tapulama harici alan olan bu taşınmazın kendileri tarafından 1960 yılından bu yana sürüldüğünü ve ürün elde edildiğini, kısa bir süre önce toprak reformu kapsamında köye gelen komisyonca köy sınırının yeniden belirlendiğini ve eski sınırın yanlış olduğu belirtilerek köy sınırının değiştirildiğini, bu inceleme esnasında kendilerinin 35 yılı aşkın bir süredir nizasız aralıksız ve iyi niyetle sürmüş olduğu tarlanın ... Köyü sınırları içerisinde kaldığının, ... köyü sakinlerince artık bu tarlayı süremeyeceklerinin kendilerine bildirildiğini, dava konuşu taşınmazın 2007 yılına kadar tapulama harici alan olduğunu, bu yıl içerisinde yapılan kadastro işlemleri sonucunda 08.05.2007 tarihinde Hazine adına tescil edildiğinin anlaşıldığını, davacılardan ... ve ... 'nın nizasız ve aralıksız olarak 1960'lı yıllardan bu yana malik olma iradesiyle ve malik sıfatıyla bahse konu taşınmazın 29 dönümlük kısmını diğer davacılarla birlikte sürerek bu alandan mahsul elde ettiklerini, yine davacılardan ...'nın ise 25 yıldan fazla bir süredir bu taşınmazın davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyedi olduğunu, ...'nın merhum babası ... 'nın da bu taşınmazı 1960'lı yıllardan vefatı olan 2000' li yıllara kadar nizasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla sürdüğünü ve ürün elde ettiğini, bu durumda MK madde 996'da yer alan kazandırıcı zamanaşımından 

yararlanma hakkına sahip olan zilyedin zilyetiği kendisine devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir hükmü gereği babasının süresi de kendi süresine eklendiğinde çok daha uzun yıllar bu taşınmazda hak sahibi olduğunun ortaya çıkacağını, davacı ...'nın nizasız ve aralıksız olarak 25 yıldan fazla bir süredir aynı taşınmazı sürdüğünü ve ürün elde ettiğini, ...'nın merhum babası ... 'nın da bu tarlayı 1960'lı yıllardan 1990'lı yılların sonuna kadar sürdüğünü, MK madde 996 hükmünün burada uygulandığında bu davacının da çok daha uzun bir süredir hak sahibi olduğunun ortada olduğunu ileri sürerek davalarının kabulü ile Hazine adına yapılan haksız tescilin iptaline ve Çankırı Merkez ilçesi, ... Köyü 1785 parsel sayılı taşınmazın 29 dönümlük kısmının tapudan ayrılarak adlarına eşit şekilde tesciline karar verilmesini istemişler; 08.11.2013 tarihli ıslah dilekçelerinde, bilirkişilerce yapılan inceleme ve ölçümlerde dava konusu arazinin toplam yüzölçümünün 46.754,88 m2 olduğunun tespit edildiğini belirterek adlarına tescilini istedikleri ve 29 dönüm olarak belirttikleri miktarı 46.754,88 m2 olarak ıslah ettiklerini bildirmişlerdir. 

II. CEVAP
Davalı Hazine; davacıların iddialarının 4753 sayılı Yasa'nın yürürlüğünden sonraki tarihe rastladığını, bu durumda Tapulama Kanunu'nun 52 nci maddesi ikinci cümlesinde yazılı olduğu üzere 1945 yılından sonra ihyası yapılmış veya ihyasına başlanmış bulunan yerlerin Hazine adına tespiti ve tescilinin hükme bağlandığını, davacıların hak düşürücü süre içinde davanın açıldığı iddiasının yasal dayanaktan yoksun ve geçersiz olduğunu, 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasa'nın 17 nci maddesi ile ihya yoluyla taşınmaz edinme imkanı yeniden düzenlenmişse de bu hükme göre diğer koşulların yanında ihyanın tamamlandığı tarihten tespit veya dava tarihine kadar aynı Yasa'nın 14 üncü maddesindeki koşullar altında tasarruf edilmesi gerektiğini, dava konusu olayda bu durumun mevcut olmadığını, Çankırı ili, Merkez ... Köyünün 3083 sayılı Tarım Reformu Kanunu'nun 3 üncü maddesine göre Bakanlar Kurulunun 03.05.2005 tarih ve 8801 sayılı kararının 31.05.2005 tarih ve 25832 sayılı resmi gazetede yayınlanmasıyla Tarım Reformu Uygulama alanı ilan edildiğini, aynı Yasa'nın 4 üncü maddesine göre Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki iş bu tescil harici taşınmazlar üzerinde tasarruf hakkının Tarım ve Köyişleri Bakanlığına devrolduğunu, tarım reformu uygulama alanı içinde olan ... Köyünde yapılan etüt çalışmaları sırasında tespit olunan, tapulama harici kalan ancak köylüler tarafından tarımsal faaliyette bulunulan dava konusu 1785 parsel sayılı taşınmaz dahil tüm taşınmazların 2007 yılında Hazine adına tescil olunduğunu, dağıtım projesi kapsamında olan Hazine arazilerinden tevhid ve ifraz sonucu oluşan yeni parsellerin Hazine adına tescil işlemleri tamamlanmış olmasına rağmen 1785 parsel numaralı taşınmazın 1687, 1736, 1810 parsellerle tevhidinin yapıldığını, ifrazı sonucu oluşan 27 adet parselin 19 adedinin 19 hak sahibinin belirlendiğini, ihtiyati tedbir kararları sebebiyle hak sahiplerine dağıtım ve tescil işlemi yapılmadığını, 3402 sayılı Yasa'da aranan fasılasız, nizasız uzun süre ve imar ihya suretiyle iktisap koşulları tamamlanmayan 

taşınmazda tescil işleminin mümkün olmadığını, taşınmazın davacının özel mülkü olan 1057 parselin güneyine düşen ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz olduğunu ve özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. 

Diğer davalı Köy Tüzel Kişiliği; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, olağanüstü zamanaşımı ile iktisap koşullarının oluşmadığını, 22.07.1985 tarihinde Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/51 D.iş- 1985/51 Karar sayılı kararı ile davalı yerin ... Köyü tapulama sahası içerisinde kalan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun tesbitine karar verildiğini, davacının söz konusu zilyetliği fasılasız ve nizasız geçirilmediği gibi dava konusu yerin özel mülkiyete konu edilebilecek yerlerden olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. 

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.02.2014 tarihli ve 2010/449 Esas, 2014/40 Karar sayılı kararıyla; yerel bilirkişilerce taşınmazın sınırının tam olarak bilinemediği ve davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın davalı Hazine yönünden esastan reddine, davalı Köy Tüzel Kişiği yönünden husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. 

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Yargıtay Kapatılan 16. Hukuk Dairesinin 28.11.2019 tarihli ve 2016/17378 Esas, 2019/7836 Karar sayılı kararı ile; " .... Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, Hazine adına idari yoldan tapu kaydının oluştuğu 2007 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları ile en eski uydu fotoğrafı getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanakları ile dayanak belgeleri dosya arasına alınmalı, bundan sonra taşınmazlar başında, fen ve 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, davacıların tescilini talep ettikleri, fen bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen 46.754,88 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime, nasıl intikal ettiği, Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyetliğin 20 yıla ulaşıp ulaşmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu taşınmazların tutanakları ve dayanaklarının dava konusu çekişmeli taşınmazı ne şekilde sınır gösterdikleri incelenerek, yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; fen bilirkişisinden, keşfi izlemeye elverişli, renkli uydu fotoğrafı ile taşınmaz ve 

çevresindeki komşu taşınmazları birlikte gösterecek şekilde rapor ve harita düzenlemesi istenilmeli; ziraatçı bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını ve bitki örtüsünü kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, önceki zirai bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazı değişik yönlerden gösteren renkli fotoğrafları içerir şekilde rapor alınmalı; daha sonra dosya hava fotoğrafı incelemesi konusunda uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye tevdii edilerek, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalıdır. Bundan ayrı olarak; 27.09.2013 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi tarafından, taşınmazın öncesinde ..., ..., ... ve ... olmak üzere dört kardeş tarafından ekilip biçildiği, ... ve ...'ın ölmesi nedeniyle davacı ... oğlu ...'ın ve davacı ... oğlu ...'in amcaları olan diğer davacılar ... ve ... ile birlikte taşınmazı ektiği bildirilmiş olup, söz konusu kardeşlerden ...'ın 2008 yılında, ...'nın ise 2000 yılında öldüğü ve ölümleriyle terekelerinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu, UYAP üzerinden alınan nüfus kayıtlarına göre de, davacılar ... ve ... dışında başkaca mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle ... ve ...'nın payları yönüyle, terekelerinin paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmış ise dava konusu taşınmazdaki paylarının davacılar ... ve ...'e düşüp düşmediği hususlarında, davacı taraftan açıklama yapmaları istenmemiş ve keşif sırasında yerel bilirkişilerden bu hususta beyan alınmamıştir. Diğer bir anlatımla, ... ve ...'ın payları yönünden, mirasçıları ... ve ... tarafından açılan davada, adı geçenlerin aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı tartışılmamıştır. Diğer yandan, taşınmazın bulunduğu bölgede Toprak Reformu uyarınca Hazine arazilerinin dağıtım projesi kapsamında dağıtım cetvellerinin oluşturulduğu dosya arasına getirtilen bir kısım belgelerden anlaşılmakta ise de, taşınmaz başında yapılan keşif sonucunda fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda dağıtım projesine göre taşınmazın dağıtılan arazi kapsamında yer alıp almadığı, yer almakta ise hangi ada parsel numarasını aldığı belirlenmemiştir. Bu nedenle mahkemece yapılacak keşif sonucunda fen bilirkişisinden bu yönde de rapor alınmalı, varsa dağıtım sonucunda oluşan tapu kayıtları getirtilerek çekişmeli taşınmaz bölümünün halen Hazine adına mı, yoksa dağıtım suretiyle 3. kişiler adına mı tapuda kayıtlı olduğu belirlenmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliler birlikte değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayalı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir" gerekçesiyle karar bozulmuştur. 

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 13.12.2022 tarihli ve 2020/114 Esas, 2022/894 Karar sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamından davacılar ..., ... ve ...'nın, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak idari yoldan 2007 yılında Hazine adına tescil edilmiş bulunan ... Köyü 101 ada 4 parsel sayılı 

taşınmazın 46.754,88 m2 lik kısmının tapu kaydının iptali ve davacılar adına tescilini talep ettikleri, taşınmazın önce mirasbırakanları sonra da kendileri tarafından kullanıldığını iddia ettikleri, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu A harfi ile gösterilen alanın öncesinde davacıların mirasbırakanları ..., ... ve ... ile davacılara haklarını devreden ... tarafından yaklaşık 50-60 senedir kullanıldığı, akabinde davacıların ve kardeşlerinin taşınmazları kullanmaya devam ettikleri, zilyetliğin kesintisiz olarak sürdürüldüğü, diğer mirasçıların aralarındaki taksime göre haklarını davacılara devrettikleri, 20 yıllık kesintisiz, nizasız zilyetlik şartının sağlandığı, dava konusu alanın imar ihyaya muhtaç olmadığı, imar-ihyaya muhtaç olan yerler dışında kalan tescil harici (ham toprak, hali arazi gibi) taşınmazlarda ekonomik amaca uygun şekilde malik sıfatı ile en az 20 yıl süre ile zilyet olunması halinde taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının mümkün olduğu, davacıların ekonomik amacına uygun olarak taşınmazı tarla olarak kullandıkları, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2016/17378 Esas ve 2019/7836 Karar sayılı bozma ilamında Hazine adına idari yoldan tapu kaydının oluştuğu 2007 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları getirtilmesi gerektiğinin belirtildiği, ancak bu yıllara ait hava fotoğraflarının bulunmadığı, sadece 1956, 1990 ve 2008 yılına ait hava fotoğrafının bulunduğu, 1956 tarihli hava fotoğrafına göre tarımsal tasarrufun kullanılmadığının belirtildiği ancak davacıların iddiasının da bu döneme ilişkin olmadığı, 1970-1980 li yıllara ilişkin hava fotoğrafları bulunmadığı için bu yıllara ilişkin mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilmesinin daha uygun olduğu, davalı tanığının dahi keşifte sınırlarını tam olarak bilmemekle beraber dava konusu taşınmazda bulunan belli bir alanı önce davacıların mirasbırakanının, daha sonra da davacıların kullandığını gördüğünü belirttiği, yine bilirkişi raporunda 1990 tarihli hava fotoğrafında (A) harfi ile gösterilen alanın davacılara da ait olan ... Köyünde bulunan taşınmazlarla aynı nitelikte olduğu, 1990 yılı için tarımsal tasarrufun görülmediği belirtilse de sadece o yıl için tarım yapılmamasının zilyetliğin kesintiye uğradığını göstermeyeceği, önceki yıllarda tarım faaliyetinin yapıldığının anlaşıldığı, 1990 yılı için taşınmazın nadasa bırakılmış olabileceği, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı davanın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve diğer davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamında belirtilen hususlara ve en önemlisi de dosya kapsamında ibraz edilen bilirkişi raporlarına itibar edilmeden Mahkemece varsayımsal olarak kanaat getirilerek davanın kabul edilmiş olmasının hatalı olduğunu, dosya kapsamında yer alan hava fotoğraflarının okunmasına ilişkin bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın Hazine adına idari yoldan tapu 

kaydının oluştuğu 2007 yılından öncesine ait olan 1956 ve 1990 yılı hava fotoğraflarından dava konusu alan üzerinde tarımsal tasarruf olmadığı ve imar ihya koşullarının gerçekleşmediğinin açıkça belirtildiğini, yine ziraat bilirkişi raporunda da taşınmaz üzerinde keşif tarihi itibariyle 15-17 yıldır tarımsal faaliyet olduğunun, öncesinde tarımsal faaliyet bulunmadığının, imar ihyanın gerçekleşmediği hususlarının aynı doğrultuda tespit edildiğini, zilyetlik ile kazanım şartlarının davacılar açısından oluşmadığının raporlarla açıkça ve çekişmesiz olarak sabit olmasına rağmen Yerel Mahkemenin bu hususlardaki gerekçesinin tamamen varsayım olduğunu, diğer taraftan Çankırı ili Merkez ... köyünün 3083 sayılı Tarım Reformu Kanunu'nun 3 üncü maddesine göre Bakanlar Kurulunun 03.05.2005 tarih ve 8801 sayılı kararının, 31.05.2005 tarih 25832 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmasıyla Tarım Reformu Uygulama Alanı ilan edildiğini ve ilanı müteakip aynı yasanın 4 üncü maddesine göre Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki iş bu tescil harici taşınmazlar üzerinde tasarruf hakkının Tarım ve Köyişleri Bakanlığına devrolduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. 

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma sonrası yeniden yapılan yargılamada bozma ilamında belirtilen eksikliklerin bir kısmının giderildiğini, önceki ret kararını değiştirecek bir tespit ortaya konulmadan davanın kabulüne karar verildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, Yargıtay ilamında dava konusu taşınmazın komşu parsellerin kayıtları getirilerek dava konusu yerin sınırlarının nasıl belirlendiğinin tespitinin istenildiğini, Mahkemenin gerekçeli kararında keşif mahallinde komşu parsel olan 104 ada 144 ve 145 parselin tapulama kayıtlarında dava konusu taşınmazı ne olarak okunduğuna dair herhangi bir kayıt bulunamadığının belirtildiğini, bu haliyle davacının davasını ispata yarar bir delil bulunmadığını, bozma ilamında 20 yıl nizasız fasılasız zilyetlik şartının sağlanıp sağlanmadığı yönünden inceleme yapabilmek için 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirilmesinin istenildiğini, Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere dava konusu taşınmaza ait sadece 1956, 1990 ve 2008 yılına ait hava fotoğrafları bulunduğu, bu tarihlerin de davacıların zilyetlik iddiasına ait tarih aralığı olmadığı, 1990 yılına ait hava fotoğrafında da arazinin ekili olmadığının belirtildiği, davacıların zilyetlik iddiasının aksini gösterir bu kayda rağmen Mahkeme tarafından yorum yapılarak 1990 yılı için tarlanın nadasa bırakılmış olabileceği varsayımında bulunularak zilyetliğin fasılasız olduğuna kanaat getirildiğini, bu tespitin tamamen hukuka aykırı ve yoruma dayalı bir tespit olduğunu, davacıların nizasız fasılasız 20 yıl zilyetlik iddiasının ispatlanamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. 

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 

2. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro 

Kanunu’nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri 

3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu Çankırı ili, Merkez ilçe, ... Köyünde 1968 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın daha sonra 08.05.2007 tarihli ihdas işlemi ile 1785 parsel numarası altında, 767.101,69 m2 miktarlı ve tarla vasıflı olarak davalı ... adına tescil edildiği, davacıların taşınmazın önce 29 dönümlük kısmı için ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemli eldeki davayı açtıkları, daha sonra bilirkişi raporu doğrultusunda taleplerini 46.754,88 m2 olarak ıslah ettiklerini bildirdikleri,
çekişmeli 1785 parsel sayılı taşınmazın 16.04.2013 tarihinde 22/A uygulaması ile 101 ada 4 parsel numarasını aldığı anlaşılmaktadır. 

2. Mahkemece kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği için aranan şartların bulunduğu gerekçesiyle kabule karar verilmişse de, Mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyleki, bozmadan sonra 1992- 1987 ve 1982 tarihli hava fotoğraflarının bulunamadığı, bunun üzerine mahallinde yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporlarında 1956 ve 1990 yıllarına ait hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme neticesinde herhangi bir kullanımın ve tasarrufun görülmediği, 2008 yılı hava fotoğrafı incelemesinde (A) harfi ile gösterilen kısımda ekim biçimin görüldüğü, bu kısmın 46.754,88 m2 miktarlı olduğu hususlarının bildirildiği, yine 29.12.2021 tarihli 3 kişilik ziraat bilirkişi raporunda ise dava konusu (A) alanının 15-17 yıldır tarımsal üretimde kullanıldığı, ihdas tarihi 2007 yılı olup taşınmazdaki zilyetliğin 20 yıl devam etmediği, (A) harfli alanın toprak ve topoğrafya özellikleri dikkate alındığında imar- ihyaya ihtiyacı olmadığı, taşınmazı sadece ekip biçmenin imar-ihya sayılamayacağı hususlarının bildirildiği anlaşılmaktadır. 

3.Hal böyle olunca, Mahkemece 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin davacı lehine oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülmek suretiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. 

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 üncü maddesi gereğince BOZULMASINA, 

2. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 

3. Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı Köy Tüzel Kişiliğine iadesine, 

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 nci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 

25.04.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

Daha yeni Daha eski